Sayfalar

8 Eylül 2016 Perşembe

Marlinda Ethnic Foods

Uzun bir süredir Kentpark'ta Marlinda'nın açıldığını görüyorum. Sanırım Ethnic Foods tabelasından kaynaklı ön yargım oluştuğu için, bu zamana kadar gidip denememiştim. Ethnic foods deyince, Uzak Doğu, Meksika vs birleştirip ortaya karışık bir şeyler sunan menü hayal etmiştim. Meğersem ben olayı çok yanlış anlamışım. Geçtiğimiz haftalarda yeme-içme sektörünü çok iyi bilen bir tanıdığım, Ankara'da son zamanlarda yediğim en iyi yemekti diye söyleyince, biz de merak ettik, denemeye karar verdik.

Öncelikle menü ortaya karışık ama farklı ülkelerden değil, bizim yörelerden... Mardin, Gaziantep, Hatay, Şanlıurfa mutfağından yemekler var. Her yemek özenle seçilmiş ve üzerinde özenle çalışılmış. Danışmanlığını Türk mutfak kültürü ve Anadolu mutfak tarihi araştırmalarıyla ödül almış ünlü şef Ömür Akkor yapmış. Zaten Ömür Akkor ismini duyunca, yemeklerin tadına bakmadan, beklentim kendiliğinden yükseldi. Bir de bu restoran Ankara'da menüsünü çok sevdiğim Timboo ve Carmelo's restoranlarını işleten Crew grubuna ait bir markadır.

Menüsünde tirit kebabından, kuzu tandıra, falafel salatasından, erikli yavan sarmaya kadar bu toprakların seçilmiş yemekleri var. Sunumları çok başarılı, servis personeli güler yüzlü. Açıkçası, Ankara'yı bilmesem ve nerede ne yenir diye araştırsam, Marlinda 1 numaralı restoran dahi çıksa, bir alışveriş merkezinin içinde ne kadar iyi restoran olabilir ki diye düşünüp, gitmeyebilirdim. İyi ki tanıdığım kişi, çok güzel diye söyledi de, gidip denedik. Eşim de ben de fiyat performans açısından uzun zamandır bu kadar güzel yemek yememiştik dedik. Misafirimiz vs de gelse, buraya götürürüz dedik.

Biz başlangıç olarak, isli çerkez tavuğu ve ciğer söyledik. Ciğer yumuşacıktı, tereyağ ile öyle güzel pişmişti ki bayıldık. Ana yemek olarak da kuzu tandır ile tirit söyledik. Tatlı olarak da şokola söyledik. Hepsi mest etti. Bu yazıyı yazmadan önce internette araştırayım dedim, ekşisözlük yorumlarına her zaman güvenirim, ama burası ile ilgili öyle olumsuz yorumlar gördüm ki aynı yer mi diye şaşırdım. Neyse bence kendiniz deneyin, kendiniz yorumlayın.

Beni yemekler açısından mest etti. Özetle, tavsiye ederim.








6 Eylül 2016 Salı

Blog Yazmak

Bu akşam ilk blog yazmaya başladığım dönemleri düşündüm. 2010'dan beri yazıyorum ve ısrarla blogspotta yazmaya devam ediyorum. Aynı dönemde yazmaya başladığımız bir çok kişi ya bloğunu kapattı, ya kendilerine .com uzantılı siteler açtılar ya da instagrama, snapchate yöneldiler.

Eskisi gibi sık yazmasam da buradayım ve bu sayfanın varlığı eski bayramlar gibi hüzünle karışık mutlu ediyor. Çünkü geçmişi var, eskiye dair...Bir ara ben de daha çok kişiye ulaşmak vs gibi sebeplerle, bloğumla ilgili facebook, instagram vs hesapları açtım. Baktım ki pek bana uygun değil, bu sosyal hesapları kapattım. Şimdi yalnızca instagram hesabım var, o da "Lulu" olarak değil, kendi gerçek kimliğimle. Sanırım hala isimsiz yazmanın özgürlük olduğuna inanıyorum.

Blogun ismini koyarken, çok düşünmüştüm ne olsun diye... Sonra her şeyden biraz biraz benim hayatım olacak diye düşününce, biraz hayat ismine karar vermiştim. Şu aralar hayatımın büyük çoğunluğunu "Ece" oluşturuyor. Bilmeyenler için yeni doğum yaptığımı söylemeliyim. Unutmadan kendi deneyimlerimi paylaşmak istiyorum bu nedenle doğum sonrası ile ilgili yazılar yazıyorum ve bir süre daha bu yönde yazacağım. Sonrasında, eski tarzıma dönüp, en azından yazılarımın yarısını oluşturacak şekilde gezi ve mekan yazıları yazmayı planlıyorum. Son zamanlarda bir kaç arkadaşımdan "Sen önceden gittiğin yerleri/ mekanları yazardın, biz de gitmeden not alırdık, yine yazsana" tarzında yorumlar duydum, bir arkadaşım da "Artık bebek yazıları yazıyorsun" ya deyince ben de jeton düştü, bloğumu fena boşlamışım.

Burası benim içinde bulunduğum "an" ları kayıt altına aldığım yer, daha çok yazacağım ve daha çok blog okuyacağım. Fark ettim ki beni çok mutlu ediyor. Ayşe Arman'ın zamanında "Kimse okumazsa, ben okurum" diye bir kitabı vardı, benimki de o hesap:)
fotokaynak

5 Eylül 2016 Pazartesi

Doğum İçin Hastane Çantası-Bebek İçin

Annenin hastane valizini yazmıştım. Sıra geldi bebek için olan listeye. Başlıklarda sanki ayrı valiz hazırlamışım gibi dursa da, anne ve bebek eşyalarını hepsini bir valize sığdırdım. Listem aşağıdaki gibi:

2 hastane çıkışı seti: Bebeğinizin kilosuna göre almanızda fayda var. Bazı hastane çıkışları 0-3 ay diyor, bazılarında "yenidoğan" yazıyor. Benim bebeğim 3 kilo altı idi, bir de ilk fotoğraflarında kıyafetleri emanet gibi durmasın diye, özellikle yenidoğan (newborn) almıştım, iyi ki de öyle almışım, öyle minikti ki kıyafeti çok güzel oldu. Hastaneye götürmediğim ama hastane çıkışı adı altında altında aldığım kıyafetlerden bir tanesi Ece şuan 2.5 aylık olmasına rağmen hala büyük:)

Hastane çıkışında ve genel olarak ilk 3 aylık badilerde özellikle önerim, t-shirt tarzında almamanız. Benim ilk aldığım t-shirt tarzındaydı, sadece doğduğu an giydi, yanlış seçim yapmışım bence. Çünkü, tshirt tarzında olunca göbeği, beli açılabiliyor. Ben de üşütmesin diye hiç giydirmedim.

Hastane çıkışında desenlerini ve dokusunu beğenmem nedeniyle, Carters marka aldım. Çok da memnun kaldım. Hem desenleri ve renkleri fotoğraflarda çok güzel çıktı, hem de kalıbı tam oldu.

Zıbın: Her listede yazıyor, bence gerek yok. Zaten alttan çıtçıtlı body üzerine, tulum giyince, zıbını giyecek yer kalmıyor:)

2 adet alttan çıtçıtlı body: Bebekler ilk doğduğu zaman, kusabiliyor veya acemilikten alt değiştirirken siz kıyafetine kakasını bulaştırabiliyorsunuz. O yüzden hastane çıkışı kıyafetleri haricinde, yedeklerinin olması iyi olur. Mevsime göre, kısa ya da uzun kollu seçebilirsiniz. Alttan çıtçıtlı olması işinizi kolaylaştırır. 2 tane badinin hiç birini giydirmedim, ama aksilikler üst üste gelebilir, evde duracağına çantamda dursun diye yanıma aldım.

2 tulum:Yanınızda olmasında fayda var

2 battaniye: Penye battaniyeler çok kullanışlı. Özellikle yaz döneminde, ince olmasında fayda var. Kış dönemindeyseniz biri ince, diğeri kalın olsun. Penye battaniyede kesinlikle Carter's öneririm. En başta pahalı diye, parama kıyıp alamıyordum. Sonuçta altı üstü penye battaniye, diğerleri de iş görür diye düşünüyordum. Ama sözüne güvendiğim bir arkadaşım mutlaka al, çok memnun kalacaksın deyince, paraya kıyıp aldım. İyi ki de almışım. Yumuşacık ve ince.  Çok güzel kundak yapılıyor, boyutu da çok güzel. Almanızı tavsiye ederim. Bazen Carter's ın internet sitesinde, indirim oluyor, yarı yarıya iniyor neredeyse, takip edin.

7 ağız mendili: Mendil yere düşebiliyor, bebek kirletebiliyor. Yer kaplamadığı için, yedekli olmasında fayda var. Müslin tarzında mendiller çok düzel

Şapka& Eldiven: Hastane çıkış setinizde muhtemelen olacağı için, ayrıca taşımanıza gerek yok bence

15 adet en küçük boy bebek bezi: Özellikle Prima Premium Care öneririm. Bebeğiniz işediğinde ortada yer alan çizgisi yeşile dönüyor, böylece bebeğinizin işeyip işemediğini anlıyorsunuz. Bebek bezinde önerim bir paket alın ama çok stoklamayın, çünkü bez bebeğinizin cildine alerji yaparsa, başka markalar denemek zorunda kalırsınız, elinizde stoklarınız kalmış olur.

2 çorap: Genellikle tulumların kendiliğinden çoraplı oluyor, eğer ayağı kendiliğinden çoraplı değil ise yanınıza almanız gerekebilir.

Müslin bez: Hastaneye gelen kişileri kıramayıp, bebeği mecburen vermek durumunda kalırsanız, müslin bezi omuzlarına koymalarını isteyebilirsiniz.

Islak mendil: Bebeğinizin altını değiştirirken, temizlemeniz için ıslak mendil yanınıza almanızı öneririm. Unibaby markayı tercih etmiştim. Dışarıda hala ıslak mendil kullansam da, evde ıslak pamuk ve zeytinyağı kullanmayı tercih ediyorum.

Şampuan: Yenidoğan bebeğin göbeği düşene kadar, enfeksiyon kapmaması için, yıkanması önerilmemektedir. Bu nedenle, şampuana gerek yok.

Tırnak Makası: Bebeğinizin içeride tırnaklarının ne kadar uzadığını bilemediğiniz için, yanınıza almakta fayda var ama miniminicik parmaklarını kesmemek için, tırnaklarını kesmeyi de erteleyebilirsiniz veya hemşirelerden rica edebilirsiniz.

Pişik kremi: İlk gün bebeğinize pişik kremi sürmeniz önerilmiyor. Ama ne olur ne olmaz diye yanınıza almanızda fayda var. Ben önleyici olarak "Desitin", pişik olduktan sonra da kullanmak için "Mustela" aldım.

Kirli torbası: Kirlileri koymak için gerekli.

Ana kucağı: Hastaneden çıkarken kullanmanız için, muhakkak gerekli.

Aklıma gelenler bunlar, emin olun ki bu listenin bile çoğu kullanılmıyor. Bir de acil bir durum olup, hastaneye hazırladığınız valizler olmadan gitseniz bile, bebekler bir şekilde doğuyor ve giydiriliyor. O yüzden rahat olun, hazırlarken keyfini çıkarın ama strese girmeyin:)